Hamilelik süreci boyunca annenin her fizyolojik ve psikolojik tüm durumu, direkt olarak bebeğin gelişimini etkilemektedir. Gebelikte bebeğin kilosunu ve doğum ağırlığını etkileyen en önemli etmenlerden biri annenin beslenme düzenidir.

Düzenli ve sağlıklı beslenme, hamilelik dönemi boyunca dikkat etmeniz gereken en önemli unsurlardan bir tanesidir.

Beslenmenin yanı sıra genetik faktörler, bebeğe ait sorunlar ya da annenin sigara kullanması gibi faktörler de bebeğin anne karnında gelişim geriliği göstermesi ve düşük doğum ağırlığına sahip olmasının sebeplerindedir.

Temel anlamda bebeğinizin doğum ağırlığını etkileyen, beslenme haricinde 4 adet faktör bulunur. Bunlar sizin mevcut sağlık ve gebelik koşullarınız, yaşınız ve sürdürdüğünüz yaşam tarzınızdır.

Mevcut Sağlık Koşulları

Yüksek tansiyon: Yüksek tansiyon genel anlamda anne adayı ve bebeği için risklidir. Bununla birlikte yüksek tansiyonlu birçok kadın, dikkat ettiği takdirde sağlıklı bir gebelik geçirebilir ve sağlıklı bir bebeğe sahip olabilir. Ancak kontrolsüz yüksek tansiyon, anne adayının böbreklerine zarar vererek, düşük doğum ağırlıklı bir bebek dünyaya getirmeye sebep olabilir.

Diyabet: Hamilelik dönemi öncesinde diyabetli olan kadınlar, hamile planlanmasından önce kan şekeri düzeylerini yönetmelidir. Yüksek kan şekeri seviyeleri, gebeliğin ilk birkaç haftasında doğum kusurlarına neden olabilir. Ayrıca sonraki dönemlerde bebeğin doğum kilosu doğrudan etkilenebilir.

Böbrek Hastalığı: Böbrek hastalığı olan kadınlar, genellikle hamile kalabilme konusunda zorlanırlar. Hamile kaldıkları dönemde ise, böbreklerinde mevcut olan hasara bağlı olarak düşük riski oluşabilir. Böbrek hastalığına sahip olan hamile kadınlar, bebeğin düşük doğum ağırlığına sahip olmaması için hamilelik dönemi boyunca ek tedaviler almalıdır.

Otoimmün Hastalıklar: Otoimmün hastalıklar lupus ve multipl skleroz (MS) gibi durumları içerisinde barındırır. Bazı otoimmün hastalıklar, kadınların gebelikte yaşadıkları problemler için risk oluşturabilir. Kullanılan ilaçlar, bebeğin gelişimine ve doğum ağırlığına, doğrudan veya dolaylı şekilde etki edebilir. Bu sebeple yakın gözlem altında tutulması gerekir.

Tiroid Hastalıkları: Tedavi edilmeyen ve kontrolsüz şekilde nitelendirilen tiroid hastalıkları, hamilelik dönemi içerisinde kalp atış hızının ve kan basıncının düzenlenmesini etkileyebilir. Özellikle tiroid bezinin az çalıştığı ya da çok çalıştığı durumlarda, bebeklerde yetersiz kilo alımı ve doğum kusurları gibi sorunlara neden olabilir.

Obezite: Obezite derecesinde fazla kilolara sahip olan kadınlar, zor hamile kalırlar. Bununla birlikte gebelik oluşmuşsa, gebeliği zorlaştıran ve bir kadının gebelik sırasında diyabet geliştirme olasılığını artıran etkenlerden biridir. Yapılan araştırmalarda, obez hamile kadınların düşük doğum ağırlığına sahip bebek dünyaya getirme olasılığının, normalden daha fazla olduğu belirtilmiştir.

Aşırı Zayıflık: Hamilelik döneminden önce aşırı zayıf olan kadınlar, hamile kalmakta zorlanırlar. Hamilelik oluştuğunda, tansiyon sorunları başta olmak üzere çeşitli problemler meydana gelebilir. Yapılan araştırmalarda, aşırı zayıf olan hamile kadınların düşük doğum ağırlığına sahip bebek dünyaya getirme olasılığının, normalden daha fazla olduğu belirtilmiştir.

Gebelik Koşulları

Çoğul Gebelik: Çoğul gebelik olarak adlandırılan ikizler, üçüzler veya daha fazlası olan gebelikler, bebeklerin erken doğum riskini artırır. Üç ya da daha fazla bebeğe sahip olmak, bir bebeğin sezaryenle doğum yapması gerekliliğini artırır. İkizlerin ve üçüzlerin büyüklükleri, tek başına doğan bebeklerden daha az olma eğilimindedir. Çoğul gebeliklerde bebekler erken doğarsa, solunum güçlüğü çekme olasılıkları da daha yüksektir.

Gestasyonel Diyabet: Hamilelik sırasında gestasyonel diyabet olarak da bilinen gebelik diyabeti, bir kadın hamile olduğunda gelişen yani hamileliğe bağlı şeker hastalığıdır. Birçok kadın, diyet ve tedavi planlarını doktorlarından aldıktan sonra şeker hastalığını idare ettikleri takdirde sağlıklı gebelik yaşayabilir. Ancak tedavi edilmeyen gestasyonel diyabet erken doğum, preeklampsi, ve yüksek doğum ağırlığı tansiyon riskini artırır.

Preeklampsi ve Eklampsi: Preeklampsi, gebeliğin 20. haftasından sonra ani bir kan basıncında artışa işaret eden sendromdur. Anne adayının böbreklerini, karaciğerini ve hatta beynini etkileyebilir. Tedavi edilmediği durumlarda, anne adayı veya fetüs için ölümcül olabilir. Aynı zamanda uzun süreli sağlık problemlerine ve bebeğin düşük doğum ağırlığı ile dünyaya gelmesine neden olabilir. Eklampsi ise, anne adayında nöbet ve komaya neden olabilen preeklampsinin daha şiddetli bir formudur.

Yaş

35 yaş ve üzeri hamilelikler, ileri yaş hamileliği olarak adlandırılır. İleri yaş ve ilk kez doğum yapacak anne adayları normal hamileliğe sahip olabilirler. Ancak yapılan araştırmalarda, yaşı ileri olan kadınların yüksek risk altında olduklarını göstermektedir. İleri yaştaki anne adayları; doğum sırasında aşırı kanama da dahil olmak üzere doğum komplikasyonları, 20 saatten uzun süren doğum, düşük doğum ağırlığına sahip bebek dünyaya getirme ve Down Sendromu gibi kromozomal anomaliliğe sahip bebek dünyaya getirme gibi riskler taşırlar.

Yaşam Tarzı Faktörleri

Yaşam tarzı faktörleri arasında, sigara ve alkol bebeğin doğum ağırlığını doğrudan etkileyen etkenler arasındadır.

Alkol
Hamilelik dönemi boyunca tüketilen alkol, doğrudan besin kordonu yoluyla bebeğe geçer. Gebelik sırasında alkol alan kadınların düşük yapma veya ölü doğum yapma olasılıkları daha yüksektir. Diğer riskler arasında doğum kusurları ve Fetal Alkol Spektrum Bozukluğu olma ihtimalleri vardır. Fetal Alkol Spektrum Bozukluğu, gebelik sırasında alkol içilmesi ile ilişkili fetal bozukluklar grubunun teknik adıdır. Bu durum normal yüz özelliklerine, boy kısalığına, düşük vücut ağırlığına, hiperaktivite bozukluğuna, zihinsel özürlülüğe ve görme ya da işitme sorunlarına neden olabilir.

Sigara
Hamilelik dönemi boyunca sigara içilmesi ise, bebeğin erken doğum, gelişim gerilikleri, düşük doğum ağırlığı ile doğması, bazı doğum kusurları ve ani bebek ölümü sendromu açısından risk altına sokar. Pasif sigara dumanı dahi, bir kadını ve gelişmekte olan bebeğine büyük zararlar verir. Bu sebeple hamilelik dönemi boyunca sigara kullanımından ve sigara içilen ortamdan uzak durulması gerekir.

Daha Fazla Sağlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir