Kış ayları genel anlamda bağışıklık sisteminizi güçsüzleştirebilir. Soğuk ve kapalı kış aylarının kendine özgü şartları nedeniyle, hamileliğinizi yaz aylarına göre çok daha farklı ve zorlu yaşayabilirsiniz.

Kapalı ve kalabalık mekanlarda solunum ve damlacıklar nedeniyle kolayca bulaşan virüsler, hastalıkların hızla yaygınlaşmasına neden olur. Güneşli günlerin yokluğu ile birlikte D vitamini eksikliği de artış gösterebilir. Ayrıca hamilelik dönemindeki ruhsal değişikliklere, kışın kasvetli yapısının getirdiği sorunların eklenmesi de sizi oldukça zorlayabilir.

Basit önlemler alarak soğuk algınlığından kaçabilirsiniz. Bu yazımızda sizin için sağlığınızı korumanızı sağlayacak önerilere yer verdik.

EKİNEZYA MUCİZESİ: Bitkisel tedaviden eczacılığa kadar, bu mor çiçek yüzyıllardır çok amaçlı bir tedavi aracı olarak kullanılıyor. Son zamanlarda soğuk algınlığı ve grip tedavisi konusunda popüler bir hale geldi ve araştırmalar da etkisini destekliyor. En iyi yöntem, hastalık tam kapasite görüldüğünde kullanmaktır. Ancak bitki çaylarını tüketmeden önce mutlaka doktorunuzla tüketmeniz gereken miktar konusunda konuşmalısınız.

C VİTAMİNİ: 100’den fazla araştırma C vitamininin vücut sağlığı için ideal besleyici madde olabileceğini göstermektedir. C vitamini bağışıklık sistemini güçlendirmesiyle tanınır ve hastalık zamanlarında size oldukça yardımcı olacaktır. Soğuk algınlığına yakalandığınızda taze sıkılmış limon, zencefil ve balla hazırladığınız sıcak bir içecek için. Boğaz ağrısı da varsa eğer, karışıma öğütülmüş kırmızıbiber ekleyin ve gargara yapın.

KÜKÜRT İÇEREN KIŞ SEBZELERİ:

Kükürt yönünden zengin olan pırasa, karnabahar, lahana ve brokoli gibi kış sebzelerini sık tüketmek de bağışıklık sistemini güçlendirir. Bu sebzelerin, gebelikte yaşanan gaz problemini en aza indirgemesi için önce haşlama, sonrasında suları süzülerek yeniden pişirilme yöntemi tercih edilebilir.

SU: Özellikle bu havalarda bolca su içmeniz gerekmektedir. Elbette ki farklı türde sıvılar da içebilirsiniz, ancak gereken miktar göz önüne alındığında su içmek en iyisidir. Çok fazla çay, meyve suyu ya da limonata mide bulandırabilir. Vücudumuz idrar yolu ile toksinleri atar. Dolayısıyla içtiğiniz her bardak su, soğuk algınlığının bir kademe hafiflemesini sağlar. Adım Sayar bildirimlerimiz ile size günde en az sekiz bardak su içmeniz gerektiğini hatırlatmaktayız. Bildirimlerinizi açık tutmayı unutmayın 🙂

DİNLENME: Bir şeylerin ters gittiğini anladığınız an kendinize biraz zaman ayırırsanız, uzun vadede çekeceğiniz acıyı azaltmış olursunuz. Sıkıca giyinin ve yatağa ya da kanepeye kıvrılın. İhtiyacınız olan şeyleri ve eski sevdiğiniz bir kitabı yanınıza alın. Telefonunuzu kapayın. Birkaç kez şekerleme yapın ve 8-10 saat uyumaya çalışın. Unutmayın hastalığınızın başında kendinizi yormamanız ve dinlenmeniz hastalığınızı daha hafif atlatmanıza yardımcı olacaktır.

SPOR: Kış aylarında azalan güneş nedeniyle D vitamini eksikliği arttığından, eve kapanarak bu sorunu daha da artırmayın. Günde 30 dakika yürüyüş yapmaya çalışın. Hava sıcaklığının nispeten daha yüksek olduğu günlerde, öğle saatlerinde, açık havada mümkünse bir saatinizi geçirin. Kış mevsiminde vücudumuz soğuk havayla birlikte tembelleştiğinden meditasyon, yoga ve pilates yaparak hareketlendirin. Hem fiziksel hem zihinsel rahatlama sağlayan bu tip hafif sporlar oldukça fayda sağlıyor.

SICAK BANYO: Suyu dayanabildiğiniz kadar ısıtın. Çeşitli yağlar ve tuzlar ekleyebilirsiniz. (Okaliptüs ve kekik burun tıkanıklıklarına ve kuru öksürüğe iyi gelir.) Buhar sinüslerinize iyi gelecek, su ağrıyan kaslarınızı ve kemiklerinizi rahatlatacak, ısı ise terlemenize sebep olarak rahat bir uyku çekmenizi sağlayacak. Eğer ateşlenmeye başladıysanız sıcak banyo yerine ılık duş almalısınız. Zaten ısınmakta olan vücudunuza daha fazla sıcaklık iyi gelmez.

HAVALANDIRMA: Evde ısınmak için kullanılan kömür, odun vs. gibi yakıtlar, evinizdeki havanın da kirlenmesine neden olur. Ayrıca temizlik için kullandığınız kimyasallar, merkezi ısıtma-soğutma sistemleri ve nemli mobilyalar da bu kirliliği tetikler. Pencereleri ve kapıları açarak evinizdeki havalandırmayı sağlayabilir ya da mutfak ve banyodaki havalandırma fanlarından yararlanabilirsiniz.

Ayrıca hava temizleyici cihazlardan edinmek, özellikle büyükşehirlerde oturanlar için iyi bir tercih olabilir.

Yoğun hava kirliliği yaşanan bir şehirde yaşıyorsanız, kışın bu havada bulunan toksik maddeleri teneffüs etmeniz, özellikle bebeğinizin organlarının oluştuğu ilk üç aylık dönemde, bebeğinize zarar verebilir. Şehirdeki hava kirliğinin arttığı dönemlerde fazla dışarı çıkmayarak, şehir şebeke suyunu içmeyerek ve yemeklerde kullanmayarak, önlem alabilirsiniz.

CİLT BAKIMI: Hamileliğiniz süreci boyunca, cildiniz daha hassas olacağından daha çok bakıma ihtiyaç duyacak. Özellikle soğuk havalarda cildiniz kuruyup çatlayabilir ve bu çatlaklar da enfeksiyon riskini arttırır. Bu nedenle el ve yüz yıkamada soğuk su yerine ılık su kullanmalısınız.

TOKALAŞMAYIN: Özellikle kış aylarında, gribal enfeksiyonlar oldukça yaygın bir şekilde görülür. Kış aylarında yeteri kadar havalandırılmayan ve kapalı ortamlarda, enfeksiyonun size bulaşma ihtimali oldukça yüksektir. Bu sebeple gerekmedikçe kapalı ve kalabalık ortamlarda bulunmamaya özen göstermelisiniz. Tokalaşmak ise damlacık yoluyla mikropları bulaştırabileceğinden, uzaktan selamlaşmanız daha doğru olacaktır.

DAHA BAŞKA NELER YAPABİLİRSİNİZ?

  • Stres bağışıklık sistemini zayıflatarak kolay nezle-grip olmamıza neden olabilir. Her türlü stresten uzak durmaya çalışmak bu açıdan da önemlidir.
  • Olumlu düşünün. Olumlu düşünmek çok önemlidir; yapılan çalışmalar hayata olumlu bakan insanlarda bağışıklık sisteminin daha iyi çalıştığını göstermektedir. Vücudunuzun dirençli ve dayanıklı olduğunu düşünmek iyileşmeyi kolaylaştırabilir.
  • İstirahat ve gevşeme, belki de nezle ve gribin en eski tedavi önerisidir.
  • Kendinizi sıcak tutun. Bu durumda aşırı terlemeye yol açmadıkça, vücudun bağışıklık sistemi enerjisini enfeksiyona karşı savaşta kullanmak için odaklayabilir.
  • Hafif, yorulmadan yürüyüş yapın. Bu şekilde kan dolaşımınızı artırarak, enfeksiyon bölgesine akyuvarların daha rahat müdahale etmesine katkıda bulunmuş olursunuz. Açık havada yapılan kısa yürüyüşler, havasız bir odada yorganın altında yatmaktan daha iyidir.
  • Beslenmenize dikkat edin. Soğuk algınlığı sırasında enfeksiyona karşı önlem almaya çalışan vücudun metabolizması, hazmı zor gıdalarla yorulmamalıdır. Az yağlı gıdalar, et ve süt ürünleri, taze meyve ve sebzeler yenmelidir.
  • Tavuk çorbası burundaki salgının kıvamını azaltarak, tıkanıklığı gidermektedir. Ayrıca özellikle sıcak tavuk çorbası salgı üretimini artırır, hapşırma ve sümkürme yoluyla mikropların vücuttan dışarı atılmasına yardımcı olur.
  • Bol bol sıvı alın. 6-8 bardak su, meyve suyu, çay ve diğer içecekler ile nezleye bağlı kaybedilen sıvı yerine konabilir. Ayrıca yabancı maddelerin vücuttan atılması kolaylaşır.
  • Su buharıyla odanın havasını nemlendirmek çok iyi bir yöntemdir.
  • Sigara içmeyin, içilen ortamdan uzak durun. Sigara içilmesi veya dumanına maruz kalınması zaten enfeksiyon nedeniyle duyarlı olan boğazın daha kötüye gitmesine neden olur. Ayrıca enfeksiyona karşı, mikropları solunum yollarınızdan temizlemeye çalışan hücrelere olumsuz etki yapar.
  • Yeterli miktarda C vitamini alın. Öksürük, hapşırma ve diğer belirtilerin azalmasını sağladığına eskiden beri inanılmaktadır. Yüksek doz C vitamini, doktor gözetiminde ve kısa süreyle kullanılabilir. Aynı zamanda sıvı alımını da artırmak açısından portakal, mandalina, kivi ve greyfurt gibi C vitamininden zengin meyvelerin suları içilebilir.
  • Tuzlu su ile burnunuzu temizlemek, burun içindeki ödemin azalmasına ve burun tıkanıklığınızın azalmasına yardımcı olur. Ayrıca mikropların mekanik olarak temizlenmesini sağlar. Bunun için eczanelerde satılan tuzlu su spreylerini kullanılabilir ya da evde basitçe tuzlu su hazırlayabilirsiniz. Bir bardak suya bir çay kaşığı kaya tuzu koyup karıştırdıktan sonra burun damlalıkları yardımı ile burnunuza damlatabilirsiniz.
Daha Fazla Sağlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir