Kişi yaşamı boyunca pek çok stresli durum yaşar. Hamilelik de kişi için büyük bir stres kaynağıdır.

Çünkü anne adayı, gebeliği boyunca; fiziksel, psikolojik, biyolojik değişiklikle başa çıkmaya çalışır. Östrojen, oksitosin gibi hormonların artışı nedeni ile aşırı kaygı, üzüntü, karamsarlık, takıntı durumlarını yaşayabilir.

Yapılan araştırmalara göre gebelik döneminde beyindeki gri madde (bilgi işlemeden sorumlu bölge) daha çok yoğunlaşır. İşte bu yoğunlaşma anneliğe daha kolay hazırlanmayı sağlar. Ona şefkat gösterme, koruma içgüdüsü, sevgi, kaygı, korku gibi bebeğin ihtiyaçlarına alışmasını kolaylaştırır.

Tüm bu değişimler ise, beraberinde yoğun bir duygusallığı ve hatta depresyonu meydana getirebilir.

Hamilelikte geçirilen evrelerin getirdiği psikolojik sorunlar ise şunlardır:

İlk Trimester Dönemi: Düşüklerin en sık görüldüğü dönem bu dönemdir. Dolayısıyla kişinin belki de en yoğun duygusal süreçten geçtiği dönem bu dönemdir. Her an bebeğe bir şey olabilir kaygılarını yaşayabilir.
Kabullenememe (planlı olmayan gebelerde sık görülür) duygusu yaşanabilir.

Nasıl bir anne olacağım, ona yeterli olabilecek miyim, hayatım bundan sonra nasıl değişecek gibi sorularla daha çok stres yaşayabilir.

Ortalama 7. haftada başlayan genelde 12. haftada biten kusma, yorgunluk gibi fizyolojik sıkıntılarla baş etmeye çalışır.

Sürekli uyuma isteği, halsizlik bu dönemde görülen belirtilerdir. Sürekli değişen yani neşeli iken ağlama krizine girmesi gibi duygularla baş etmeye çalışır.

İkinci Trimester Dönemi: Hamileliğin balayı başlamıştır ve daha enerjik, keyifli, pozitif dönemdir. Sıkıntılı süreç, ikinci trimester döneminde hafiflemeye başlar.
Bebeğin hareketleri hissedilir ve bu durum duygusallığın daha derinden yaşanmasına neden olabilir.

Üçüncü Trimester Dönemi: Doğum yaklaşmıştır. Artan kilolarla birlikte uyku sorunları, bel ağrıları gibi fiziksel sıkıntılar da artmaya devam etmektedir.
Anne adayları bu dönemde nasıl doğum yapacağım, doğum anında bir problemle karşılaşır mıyım gibi kaygılı düşüncelerle korku duygusu yaşayabilir.

Gebelik Depresyonu

Depresyon; psikiyatri kliniklerine en çok başvuran hastalıklardan bir tanesidir. Kısaca ağır bir çökkünlük halidir. Kişi yoğun bir isteksizlik ve enerji kaybı yaşar. İştahı, uyku düzeni, fiziksel görünümü, sosyal hayatı her şeyi değişir.

Gebelikte yaşanan duygusal dalgalanmalar anne adayının depresyona girmesine neden olabilir. Yapılan bir araştırmaya göre hamile kadınların %70’i kendini depresif hissetmektedir. Bu duygusal dalgalanmayı aslında her insan zaman zaman yaşayabilir bu normaldir.

Peki gebelikte depresyon tanısı zaman zaman hissedilen depresif duygudan nasıl ayırt edilir;

  • Nedensiz yere sürekli kendini üzgün hissetme
  • Sürekli ağlama isteği
  • Anhedoni(isteksizlik)
  • İştahtaki değişiklik (azalma veya artma)
  • Uykudaki değişiklik (çok uyuma veya uyuyamama)
  • Suisid düşünce (intihar düşüncesi)
  • Değersizlik duygusu
  • Anksiyete
  • Unutkanlık, dikkat dağınıklığı
  • Aşırı yorgunluk

Gebelik Depresyonunu Arttıran Faktörler;

  • Genetik yatkınlık
  • Planlı olmayan gebelik
  • Olumsuz aile yaşantısı
  • Geçmişte var olan depresyon tanısı
  • Maddi sorunlar
  • Kişinin aşırı kaygılı olması
  • Gebe kalma yaşı
  • Gebelikte komplikasyonlar

Gebelik Depresyonu Tedavisi

Gebelik döneminde yaşanılan olumsuz duygular maalesef ki bebeği etkileyebilir. Stres altındayken kortizol üretimi artar ve bu bebeğin gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir. Erken doğum olabilir. Beyin gelişimi ve fiziksel gelişimi olumsuz yönde etkilenebilir. Bebeğin dünyaya geldikten sonraki ruh halini etkileyebilir.

Bu sebeple depresyon mutlaka tedavi edilmelidir. Psikoterapi depresyonun geçebilmesi için en etkili yöntemdir. İlaç tedavisi gebelik döneminde riskli olduğu için antidepresan kullanımından kaçınılmalıdır.

Tabi ki en doğru yönlendirmeyi hekiminiz yapacaktır. Psikoterapide kişinin işlevsel olmayan düşünceleri ile çalışılır. Olumsuz otomatik düşünceler bilişsel yeniden yapılandırma ile işlevsel düşünceler değiştirilir. Eğer kişilerarası sorunları varsa iletişim yöntemleri konuşulmalıdır. Sorun çözme becerileri değerlendirilip sosyal beceri geliştirilebilir. Sorunlu olduğu alanlarda yardımcı olunur.

Anne adayının ailesi, yakınları, çevresi ve en önemlisi eşinin desteği de bu konuda oldukça önemli bir yer tutar.

Daha Fazla Sağlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir