MELEĞİME KAVUŞMAMA GÜNLER KALA

    Ansızın bir anda karşıma çıkan mucizem. Bir can tanesi düştü içime ve dediler ki ‘artık bu can sana emanet’. Toprağa düşen bir tohum…Yeryüzüne düşen yağmur damlası gibi canıma can katan minik mucizem.

Meleğimle tanıştığımız ilk anda daha biliyordum ki bu serüven çok uzun olacaktı. Benim gibi sabırsız, her şey hemen olup bitsin isteyen bir kişi nasıl bekleyecekti koca 40 haftanın geçmesini…Meleğime kavuşmak için nasıl sabredecekti… Ancak meleğimin bana öğrettiği ilk şey SABIR’dı. Hem de daha fasulye kadar küçükken ‘sabırlı ol’ dedi bana. Sabret ve dua et…Ben nefesimi tuttum, seni hiç hissetmeden her gece iyi olman için dualar edip şükürler yolladım rabbime ve bekledim meleğim. Gün geldi kalp atışını duyduk babanla beraber ve sıra geldi seni ilk hissedeceğim gün için geri saymaya. İçimdeki kelebeğin kanat çırpınışlarını hissetmek paha biçilemez olmalıydı. Sankihiç geçmedi 18 hafta…Yaklaşık 18.haftalarımda sen “ ben buradayım anneciğim”  diyordun. Pıt pıt atıyordun içimde. Acaba minik bir tekme mi idi yoksa seyirdin mi? Ne fark eder ki o sendin kelebeğim. Tarifi mümkün olmayan bir histi bu ve evet 40 haftalık yolculuğumuzun yarısı bu şekilde tamamlanmışken kaldı geri kalan yolu tamamlamak.Herkes boşuna demiyormuş son yaklaştıkça daha uzun oluyor saatler ve günler diye.

   İçimde kıpır kıpır bir melek SEN ! Benim sesime cevap verircesine hareketlerin sanki bana oyunlar yaparcasına kımıldanışların ve geçmek bilmez  günler… İnatçı bir kız olacaksın biliyorum. 7.aya kadar göstermedin o tombik yanaklı yüzünü bize ama o gün elimize alınca ilk fotoğrafını hemen alıp sarıvermek, kokunda kaybolmak , zamanı dondurmak isterken delicesine  ‘Allahım ne olur erken gelmesin, Allahım ne olur  zamanında kollarımda olsun, hastane koridorlarında yoğun bakım kapılarında bekletme bizi’ diye yalvarıveriyormuş insanın kalbi ve dili.

Doktorlar yat derse yatılıyor, kalk derse kalkılıyor. 3lt su iç denirse hiç tereddütsüz yapılı veriliyormuş. Ah be ne sabırmış annelik hem de daha yüzünü hiç görmeden kokusunu içine hiç çekmeden…Her sabah uyandığında elini karnına götürüp sanki o koca göbeğin içinde yavrun, canın yokmuş gibi korkarak en tatlı ses tonunla “günaydın anneciğim” diyerek tepki beklemekmiş annelik. ‘Ah kımıldadı tamam’ deyip güne başlamakmış. Gün içinde tekrar ‘Daha az mı hareket etti dur, bir bardak süt içeyim, ay birde tatlı bir şeyler atıştırayım olmadı az da yan yatayım, aaa sen burada mıydın anneciğim’ diye sevinivermekmiş.

Meğersem ne kadar da beklemekmiş heyecanla her hafta başka bir telaş ve stres içinde. Günler böyle geçip gidiverdi ve geldik 37.haftaya. İşte o muhteşem dönüm noktasına geldik. 37. hafta tüm anne adayları gibi benim de oh çektiğim hafta idi çünkü bebeğim doğsa bile artık yaşayabilir küveze girmezdi. ‘Oh be kavuştum meleğime’ diyebileceğim hafta 37 ‘i gördük. Peki tamam hazır mıyız? Cevap veriyorum koca bir “HAYIRRR”. Bir de ilk bebek olunca stres ve heyecan tavan yapmış durumda ve kafamda deli sorular. Neler mi bu sorular buyurun hanımlar;

# Sancı nasıl bir şey ki acaba anlar mıyım?

# Suyum mu geldi yok yok bu akıntı. Akıntı mı?

#Belim ağrıyor, evet ağrıyor saate bak. Evet eee geçti tekrarı yok tamam bu da yalancı

#Suni sancı çok kötü mü acaba belki gerek kalmaz. Ya sezaryen olursam dikişlerim ne kadar sürede iyileşir?

#Nişan gelince hemen hastaneye mi gitmeli yoksa evde mi çekmeli sancıları?

#Ya hastane çantası o hazır mı? Evet hazır dur bir son kontrol daha yapalım say bakalım en baştan tamam eksik yok yani galiba emin değilim

Ve bir sürü kuruntu… Bitmek bilmeyen onca soru kafada. Peki ne yapmalı şimdi? İşte altın kural;

SAKİN OL…

Biz ne kadar hazır olsak da olmasak da zaten aslında bütün kontrol bebeklerimizde. Bu serüvene onlar yön verecek. O zaman açalım müziği son ses takalım kulaklığı bebeğimizin varlığıyla mutlu olalım ya da alalım elimize bir tığ bir şiş (ki ben bu ara bu taktiği uyguluyorum kızıma tulum örüyorum umarım güzel olur). Bu da mı olmadı, çık dışarı (ama yanında biri olsa fena olmaz son haftalarda ne zaman kramp gireceği belli olmaz bu da benden bir tavsiye) yürü yavaş yavaş ve küçük adımlarla.

‘Hayırlısı’ diye diye bekle meleğini. Beklemenin en güzel, en heyecan verici olduğu bu dönemi yaşayan şanslılardansan eğer şükret ve sabret güzel anne adayı. Ben öyle yapıyorum, her akşam ‘bir gün daha azaldı meleğime can parçama kavuşmama’ diyerek rabbimden hayırlısını diliyorum ve böyle dalıyorum uykuya.

Ah, meğerse ne çok şey ne çok his varmış anlatıp kelimelere dökmek istediğim. Eğer sabırla buraya kadar beni okuyan arkadaşlar varsa aranızda sizlere çok teşekkür ederim ve benim gibi yolun sonuna yaklaşan annelere Allah yardımcımız olsun. Yeni anne adaylarına ‘sıkı durun önünüzde geriye dönüp baktığınızda ne kadar çabuk geçtiğini anlayamamağınız uzun heyecan dolu günler var’ diyerek yazımı noktalamak isterim. Ayrıca benim gibi Happymom annelerine böyle bir fırsat tanıdığı için Happymom ailesine çok teşekkür ederim.

Sağlıkla kalın,

Gamze Tozkekin

Daha Fazla Blogger Anneler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir