Merhaba HappyMom anneleri ve anne adayları,

İlk olarak kendimi tanıtayım. İsmim Sümeyye Gündoğdu. 1991 doğumluyum. Eğitim hayatım üniversitede uzaktan eğitim şeklinde devam ediyor. Şimdilerde ev hanımıyım. 2 buçuk yıllık evliyim. 3 aylık erkek bebeğim var. Blog köşesindeki yazılarıma doğum hikayemle başlamak istiyorum.

2017 haziranda hamile olduğumu öğrendim. Yaşadığım şehirde yabancıydım, dostum ya da akrabam yoktu. Bu yüzden şehir dışında (annemlerin bulunduğu şehirde) bir doktora hamilelik takibim için gidiyordum. Doğumumu da kendisinde yapacaktım. Gayet sağlıklı ve hareketli ilerleyen hamileliğimin 36.haftasında belimde hafif adet sancısı gibi ağrılarım olmaya başladı. Karnımda da aşağıya doğru ağırlık hissediyordum. Kendi doktorumla irtibata geçerek durumumu anlattım, o da bulunduğum şehirdeki doktora bir gözükmemi önerdi. Doktora gittiğimde 4 cm açıklığım olduğunu ve bebeğimin kanala girdiğini söyledi. Normal doğum mu sezaryen mi yapmak istediğimi sordu. Beni pek bırakmaya niyetli değil gibiydi. Ben kendi doktoruma gitmek istediğimi söyledim. Oyalanmadan gitmemi, fazla zamanım olmadığını söyledi. (Bu arada 2 buçuk-3 saatlik gibi bir mesafe var) Hemen yola çıkıp kendi hastanemize gittik ve doktorum beni muayene etti. O gece boyunca hastanede gözlem altında kaldım. Açılmam sadece 5 cm oldu, daha da ilerlemedi. Kasılmalarımda da bir ilerleme olmayınca doktorum sabah beni eve gönderdi. Evet 5 cm ile eve gittim. Doğum eğitimi aldığım için bilinçliydim ve bu yüzden korkmadım. Ayrıca doktorumun doğal doğuma önem verdiğini bildiğim için kendisine güveniyordum. Muhtemelen yaşadığım şehirdeki doktor, açılmam ilerlemedi diye saatlerce suni sancı takarak ve diğer müdahalelerle doğum yaptırtacaktı bana. Her neyse, 38.haftaya kadar yatarak dinlenmemi, ayakta fazla kalmamamı söyledi doktorum. Evet 38.haftaya kadar durdu bebeğim.

Doktorum “artık istirahat bitti, hareketli yaşantına dönebilirsin” dedi. 1 buçuk hafta da öyle geçti. 13 Şubat günü kontrole gittiğimde doktorum “artık doğum zamanının içindeyiz, bebek hızla kilo almaya devam ediyor, normal doğum problem olabilir, istersen yarın gel, hafif bi suni sancı verip kendi sancılarını başlatalım” dedi. Biz karar vermek için eve döndük. Açıkçası “suni sancı” biraz korkutuyordu beni. Bu yüzden ertesi güne bir doğum psikoloğu ile görüşme ayarladım. Doktoruma da bir doğum psikoloğu ile görüşmem gerektiğini, bir sonraki gün gelmemin uygunluğunu sordum. Onay verdi ancak o akşam 21:00 civarında belime aniden şiddetli bir ağrı girdi, geçti ama sonra tekrar girdi. Normal şiddette olmadığı için hastaneye gitmeye karar verdik. (Suni sancıya gerek kalmadan kendi sancılarım başlamıştı).

Doulam(doğum destekçisi) ile iletişim halinde hastaneye geçtik. Saat 22.00 civarı hastaneye gittiğimde doktorum tam hastaneden çıkıyordu ve beni görünce geri döndü. Doğumhaneye geçtik ve doktorum beni muayene etti. 7 cm açılmam vardı bu yüzden Nst’ye bağlandım. Kasılmalarım da düzenliydi. Evet artık doğum ilerliyordu. Bu sırada doulam geldi ve beraber rahatlatıcı egzersiz ve nefeslerle kasılmaları karşıladık. Eşim de girmişti ancak ben eşimin olumsuz etkileneceğini düşünerek çıkmasını istedim. (Çünkü bir defasında ben tahlil için kan verirken eşim bayılmıştı). Ben eşimin doğumhaneden çıktığını zannederken doğum odasından çıkmış sadece. Meğer doğumhanenin içinde koridorda bekliyormuş.

Biz doulam ile kasılmaları gayet güzel karşılamaya devam ediyorduk ve 1-2 saate açılmam 10 cm oldu. Ancak bebeğim kanalda ilerlemiyordu. Biraz ilerliyor, sonra geri kaçıyordu. Bebeğimin inişini kolaylaştırmak için çok aktif olamasam da koridorda yürüdük (o sırada eşim koridorda yoktu, dışarıda bekleyen yakınlarımızın yanına çıkmış), egzersizler yaptık, suyumuzu, meyve suyumuzu içtik sürekli. Son 1 saatte kasılmaların şiddeti oldukça artmıştı. Dilimin ucuna kadar gelse de “Hocam imza vereceğim, sezaryene alın” demek, yine de söylemedim. Çünkü içimden bir ses “sabret, az kaldı, bebeğine biraz sonra kavuşacaksın” diyordu. Nefeslerime odaklandım. Doulamın her kasılmada bana güç veren olumlu telkinleriyle, ‘’bu kasılma da geçecek ve ben bebeğime bir adım daha yaklaşacağım’’ düşüncesiyle sabrettim. Bebeğim inmiş olsaydı kısa sürede doğumum bitecekti, ama bebeğimin nazı beni biraz yordu. Artık son raddedeydik. Çok yorulduğum için doktorum epizyo açarak ilerlemeye yardımcı oldu.

Doulamın “ayyyy saçlarııııı” deyişiyle inanılmaz bir duygu karmaşası yaşadım, evet az sonra bebeğime kavuşacaktım, ve işte o an bebeğimin gelmek üzere olduğu düşüncesiyle ve adrenalin hormonunun tavan yapmasıyla son nefesle 14 Şubat gecesi saat 03:19’da  52 cm  3.450 kg  ile bebeğim doktorumun ellerindeydi. O anki rahatlık duygusunu anlatabileceğim bir kelime yok lügatta. Defalarca şükürler döküldü dilimden. Mükemmel bir duygu. Mucize…

Hemen eşim içeri girdi o sırada. Doktorum bebeğimizi kucağıma verdiği an, o sımsıcak teni tenime değdiği an, o küçücük bedenini kucakladığım an daha fazla dayanamadım. “Allahım sana sonsuz şükürler olsun” diyerek ağladım. Ağladık… Gözyaşları içerisinde bebeğimizle koklaştık. Acil sağlık problemimiz olmadığından bebeğimiz bir süre öylece koynumda kaldı. Bilenler bilir TTT’yi (tentene temas)…Kordonu eşim kesti, o ana kadar ‘’asla kesemem’’ diyordu.Babalık duyguları depreşmiş olsa gerek…

Doktorum dikişleri bitirince kollarını kocaman açtı, sarıldık. Sonrasında bebeğimizi hemşire ablası giydirdi ve kucağıma verdi. Ve işte o zafer edasıyla kucağımda bebeğim ile doğumhaneden ekipçe yürüyerek çıktık. Annemi görünce tekrar bir duygu patlaması yaşadım ve ağlayarak sadece “anne” diyebildim. Tebrikler, bilgilendirmeler vs. sonrasında herkes uykuya, ben düşüncelere daldım. Şükrettim. Bebeğimi doya doya izledim. Yorucu bir doğum oldu, ama öylesine mükemmel duygulardı ki, bütün yorgunluğu bastırdı.

Artık ben bir anneyim. Ne güzel bir lütuf…

Tüm anne adaylarına huzurlu, keyifli, sağlıklı, sakin ve kolay doğumlar diliyorum.

Sümeyye Gündoğdu

Daha Fazla Blogger Anneler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir