Evlendiğimde mutlu muydum bilmiyorum ama bir anda kargaşanın içerisinde buluvermiştim kendimi. Maaile yaşamanın ne demek olduğunu hiç düşünmediğimi maalesef evlenince fark etmiştim. Belki de kendi ailemin kalabalıklığından sıkılmış neresi olursa kim olursa olsun yeter ki bu evden kurtulayım diye düşünmüştüm. Çünkü bizim evde huzur yoktu kavga çoktu. Sinirlenen erkekler sinirini geçirmenin yolunu evdeki kadınları dövmekte bulmuşlardı. Biz 3 kız 4 erkek kardeştik. Babamı da sayarsak evde 5 erkek vardı ve her gün en az biri bir defa sinirleniyordu. Durum böyle olunca evden kurtulmak istemem hiç de şaşırtıcı değildi. Kendimi kurtardığımı düşünerek attığım başka kalabalık bir ailenin de bizim aileden maalesef hiç farkı yokmuş. Neredeyim ne yaptım ben buradan nasıl kurtulacağım diye düşünürken üstüne bir de hamile kalmam tuz biber olmuştu. Artık benim bu evden kurtulmam imkânsızdı. En azından o anda böyle düşünüyordum. Bu haber eşimi biraz olsun yumuşatmıştı. Hamileyim diye en azından el kaldırmıyordu. Bu beni ona biraz olsun yakınlaştırmıştı. Ev halkının ise hamileliğim umurlarında bile değildi. Aynı şekilde beni her işlerine koşturmaya devam ediyorlardı. Günler böyle geçip gittiğinde bir de baktım ki kucağımda bir bebek tıpkı hamileliğimden bir şey anlamadığım gibi önümde anneliğimden de bir şey anlamayacağım günler beni bekliyordu. Evde durağan geçen günler daha kendime gelmeden yeniden hamile kalmamla birden tepe taslak olmuştu. Eşimin ilk hamileliğindeki nispeten anlayışlı yanının yerinde bu defa yeller esiyordu. Karnımda bebek kucağımda bebek artık düşünme yetisini kaybetmiş çocukları için yaşayan biri haline gelmiştim. Artık iki çocuk annesiydim ama evdekilerin işlerini yapmaktan çocuklarıma ayıracak vaktim maalesef yoktu. Zor bela onları kendi başlarına oyalanacak yaşa getirdiğimde artık benim de pilim bitmek üzereydi. Bu eve daha fazla dayanamıyordum. Ben tam bu noktadayken evdekilerin başka şehre taşınması ile bir anda dileğim gerçekleşmiş o an için neyle geçineceğimiz derdi aklıma bile gelmeden havalarda uçmuştum. Evde kimse olmadan çocuklarımla baş başa olmak harikaydı. Eşim de eskiye göre çok çok iyi davranıyordu. Ama geçim derdi bazen geriyordu. Paraya sıkışık olduğumuz için en sonunda temizliğe gitmeye eşimi ikna etmiştim. Evdekilerin gidişi ile anne olduğumu yeni yeni anladığım o günlerde çocuklarımı bırakmayı hiç istemiyordum ama buna mecburdum. İkisine de günlerce kapıyı kimseye açmamalarını, ocakla oynamamalarını ve biz gelene kadar uslu uslu oturmalarını tembihlemiştim. Kayınvalidemin ara sıra bu da gitsin temizliğe de azıcık para kazansın demelerinin bir gün işe yaracağını hiç düşünmezdim. Ama şimdi belki de onun sayesinde oğlu evden çıkmama izin vermiş artık sadece kendimle başbaşa kalabilecek zamanım olmuştu. Dışarıdaki hayat bu yaşıma gelene kadar yaşadığım hayattan çok farklıydı. İnsanların istemeye istemeye yapacakları işler benim özgürlüğümdü. Anne olmak şimdi daha bir anlamlıydı. Para kazanacak çocuklarımı bir adım ileriye taşıyacaktım. Evlerine çalışmaya gittiğim kadınlarda para kazanmak için kendilerini dışarılara atıyorlar, çocuklarına bakıcılar bakarken evlerindeki işleri de benim gibi gündelikçiler yapıyorlardı. Benden ne istenilirse yapıyordum, huzurum o kadar yerindeydi ki işler bana vız geliyordu. Evlerine gittiğim insanlar gibi param çok yoktu, çocuklarıma her istediklerini her istediğimi alamıyordum ama temel ihtiyaçlarını karşılamak bile beni çok mutlu ediyordu. Çocuklarım da azla yetinen söz dinleyen çocuklardı. vden çıktığım anda başlarının çaresize bakacak olmalarının verdiği güvenle tek başıma sokaklarda günün onca işine ve yorgunluğuna rağmen özgürlüme doğru koşuyordum. Özgürlüğümün bana verdiği kuvvetle her işin üstesinden daha bir kolay kalkıyordum. Bu bana ve aileme huzur olarak dönüyordu. Evimde çocuklarımla çok mutluydum.

 

Daha Fazla Genel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir