Hamilelikte Gün Geçmesi Nedir?

Normal ilerleyen bir hamilelik 38 ile 42. Haftaları içerisinde bebeğin doğumu ile tamamlanmaktadır. Hamilelik haftasının 42. haftayı sonlandırdığı halde doğumun gecikmesi durumu gün geçmesi ya da gün aşımı olarak adlandırılmaktadır.

Böyle durumlarda oluşabilecek riskler yüzünden bebeğin doğumu tıbbi yollar ile sonuçlandırılmaya çalışılmaktadır. Ancak bebeğin kendi kendine doğması da karşılaşılabilen bir durumdur.

Hamilelikte Gün Aşımı Neden Tehlikelidir?

Gerçek bir doğum gününün geçmesi doğum sırası ve sonrasında çok fazla tehlikesi bulunan bir durumdur. Bu tehlikelerin meydana gelmesi, süresi dolan bebeği besleyen yapı yani plasentanın işlevlerini yavaş yavaş kaybetmesi ve bebeğin sıkıntıya girmesi ile ilgilidir.

Plasenta aracılığı ile bebeğe giden besin maddeleri ve oksijen azaldığı zaman meydana gelen plasental yetmezlik, bebekte doğumdan önceki dönemde ve doğum işlemi sırasında fetal distresin daha kolay bir şekilde gelişmesine, yani bebeğin oksijen sıkıntısına girmesine sebep olur. Aynı zamanda doğum gününün geçmesi olgularının bir kısmında gelişen amniyos sıvısının azalması göbek kordonunda baskı uygulamasına sebep olarak, bebeğe daha az oksijen gitmesine neden olan bir etkendir

Gün aşımı durumları anne için de tehlikeli olmaktadır. Annede yaratacağı korkular Anksiyete ve strese yol açmaktadır. Böyle durumlar sezaryen olasılığını da arttırmaktadır. Bu durum bebekte ise post matürite doğuma neden olmaktadır. Bu durumlarda bebekte yetersiz beslenmeden kaynaklanan sağlık sorunları görülebilmektedir. Aynı şekilde bebeğin fiziksel görünüşünde uzun saç ve tırnaklar, buruşuk ve ince bir deri oluşabilmektedir.

Gün Aşımının Sebebi Nelerdir?

Hamilelik döneminde, bebeğin doğum gününün geçmesi, bütün hamileliklerin yaklaşık %3’ünde görülmektedir ancak karşılaşılan gün aşımlarının yaklaşık %90’dan fazlasında, herhangi bir sebep bulunamamaktadır. Geriye kalan %10’dan daha az kısımda ise, anensefali (beyni oluşmamış bebek), bebeğin çeşitli hormonal salgı bezlerinin tam anlamı ile oluşamaması veya plasentanın sulfataz olarak adlandırılan bir enziminin az olmasından saptanabilmektedir.

Daha önce gün aşımı yaşayan anneler bir sonraki hamileliklerinde %50 civarında bir risk içinde bulunmaktadır. Bu durum doğumun başlamamasının genetik bir temeli olduğunu kanıtlamaktadır.

Gün aşımının görülmesinde çoğunlukla belli bir neden bulunmamaktadır. Olguların yaklaşık %33 ile %50’sinde, genetik yatkınlıktan bahsedilmektedir. Bu duruma bebek tarafından salgılanan ve doğumu başlattığı düşünülen çeşitli hormonal bozuklukların da neden olabileceği düşünülmektedir.

İlk hamileliği gününden geç gerçekleşen bir annenin, ikinci hamileliğinde de postterm olma riski 2-3 kat artarken, ilk 2 hamileliğinde gün aşımı olan bir annenin, 3. doğumunda bu risk 4-5 kat daha fazla artmaktadır. Bu riskler dışında ise, erkek bebek varlığı, anne adayının kilosunun fazla olması ve geç yaşta gerçekleşen doğum etkili olmaktadır. Annede bulunan tiroid hormonunda meydana gelen değişiklikler ve bebeğin geliş pozisyonları oldukça etkilidir.

Gün Aşımı Tanısı Nasıl Konmaktadır?

Doğumun, olması gerektiği zamanda tamamlanmadığından bahsedebilmek için, hamilelik haftasının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bunun en doğru şekilde yapılması için anne adayının son adet tarihini (SAT) doğru bir şekilde hesaplanması olmayabilir. Son adet tarihine göre hesaplanan hamilelik haftası, ilk 12 hafta içerisinde yapılan ultrason ölçümünde doğrulanmalıdır. İlk 12 hafta ultrasonun gerçek hamilelik haftasını belirlemesinde ki görülen hata payı, sadece ±3 gündür.

Eğer böyle bir inceleme mümkün değilse ancak anne adayı son adet tarihini biliyor ise, ikinci trimesterde da yine SAT ile ultrason ölçümü ile sağlanan hamilelik haftası karşılaştırılır. Bu incelemenin ise hata payı yaklaşık 10 gün civarındadır. Üçüncü trimesterde ultrason ile hesaplanmış olan hamilelik haftası ölçümünün hata payı ise üç haftaya kadar çıkabilmektedir.

Gün aşımında, bebeğin durumunun iyi olduğunun değerlendirilmesinde en çok kullanılan uygulama NST incelemesidir. NST incelemesi esnasında ultrasonografi ile amnios sıvısı volümü (ASV) değerlendirmesi de sıklıkla ilave edilir. İncelemeler daha çok üç günde bir yinelenir. Gün aşımı durumunda, bebeğin durumunun belirlenmesinde CST ya da BFP olarak ifade edilen incelemeler de kullanılabilmektedir. Bu testlerde bebeğin sıkıntıda olduğunun belirlenmesi halinde, doğumun gerçekleştirilmesi için net bir sebep teşkil eder. Bebeğinizin ilk kez hareket ettiği günü not almanız da size yardımcı olacaktır.

Gün Aşımı Tedavisi Nasıl Olmalıdır?

Gün aşımı tedavisinde genel yaklaşım, hamilelik 42. hafta dolana dek izlenmektir. Bazı hastanelerde sınır 41. hafta şeklinde  de kabul edilmektedir. Anne adayı, bebeğin hareketlerinde azalma olup olmadığı takip eder. Bununla beraber, 40 haftaya girilmesi ile duruma göre 2 veya 3 günde bir NST çekilir. NST yanına ihtiyaç duyulması halinde, ultrason ve başka testler de eklenebilmektedir. Takiplerin yapılması sırasında, meydana herhangi bir problemin çıkmaması halinde, 41 veya 42 haftada doğum işlemi tamamlanır.  Bir engelin bulunmaması halinde, normal doğum suni sancı ile başlatılır. Bir engel söz konusu ise, (iri bebek, anne pelvisinin uygunsuzluğu gibi) bebek sezaryen yöntem ile anne karnından alınır. Ultrason sırasında amniyon su miktarı, doppler kan akımları, ağırlık tayini ve fetal biyofizik profil takip edilmektedir.

 

Daha Fazla Sağlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir