Gebelik döneminde cinsellik konusunda bilgilenme ve bilgilendirme alışkanlığının olmaması, yanlış inanış ve gereksiz korkulara neden oluyor.

Gebelik dönemi kadın hayatının en karmaşık dönemlerinden biridir. Psikolojik ve bedensel çok sayıda değişimin izlendiği bu dönemde kadının bir takım alışkanlıklarının da değişmesi ve yeni bir yaşam biçimini benimsemesi doğal bir adaptasyon şeklidir.

Bununla beraber yaşanan bu sürece uyum adına yapılanların, yanlış bilgilenmeler yüzünden, henüz var olmakta olan bebeği korumak adına takıntı halini alması doğru ve açık bilgilendirme ile engellenebilir. Burada hekim-hasta ilişkisinin net ve anlaşılır kurulması gebe ve eşini rahatlatmakla beraber; gelişmekte olan bebek için her koşulda en doğrunun yapılabilmesine olanak sağlamaktadır.

Özellikle cinsellik konusunda bilgilenme-bilgilendirme alışkanlığından yoksun yani bizimki gibi toplumlarda gebelikle beraber cinselliği konuşmak daha da zor bir hal almakta ve bu da bilginin, yerini yanlış inanış ve gereksiz korkulara bırakmasına neden olmaktadır.

Hamilelik Cinsel Hayatın Sonu mu?

Hamileliliğin ilk dönemlerinde başka bir nedene dayanan düşük tehdidi söz konusu değilse cinsel ilişkinin düşüğe yol açması korkusu sanılanın aksine yanlıştır. Hamilelik, embriyonun ana rahmine düşüp tutunması ile başlar.

Bu dönem kadının henüz gebe olduğunu bilmediği ancak aslında sürecin başladığı bir dönemdir. Gebelik teşhisine kadar geçen sürede – ki bu 2-3 hafta kadar bir zamanı içerir- kadınlar hamile oldukları bilgisinden bağımsız, normal hayat rutinlerine devam etmektedir. Haliyle cinsel hayatları da her zamanki şeklindedir. Bu esnada yaşanan cinsel ilişkiler aslında gebelik adına en riskli dönem olmasına rağmen gebeliğin başlaması adına bile bir risk teşkil etmezler.

Hamilelik teşhisi konulduktan sonra da cinsel ilişkiye devam etmemek bu nedenle de gereksiz bir tedbir sayılabilir. Embriyonun oturduğu rahim boşluğu ile ilişkiye girilen vajina aynı organ değildir. Vajina kubbesi ile rahim boşluğu arasında anatomik ve kimyasal bariyerler mevcuttur.

Bu nedenle cinsel ilişki sırasında bebeğe zarar vermek söz konusu olamaz.

Ancak ilişkinin gerek travmatik gerekse kimyasal açıdan ilk üç ay içerisinde düşüğe yol açıp açmaması yine de bilimsel açıdan da bir merak konusu olmuş ve bu konu üzerine bilimsel çalışmalar da yapılmıştır. Yapılan çalışmalarda başka nedenlere bağlı olarak düşük tehdidi olmayan kadınların cinsel ilişkiye girmesinin düşük olasılığını artırmadığı kanıtlanmıştır.

Bu nedenle de eğer gebeliğinizde başka bir nedene dayanan düşük tehdidi söz konusu değilse cinsel ilişkinin düşüğe yol açması söz konusu değildir.

Psikolojik Destek Almaktan Çekinmeyin!

Gebeliğin ilk üç ayında anne adayında genel olarak bir halsizlik, uyku hali, mide bulantısı görülmektedir. Meydana gelen bu agresif değişimler anne adayının cinsellikten uzaklaşmasına ve cinsel ilişki konusunda isteksizleşmesine neden olmaktadır. Bu süreç çok doğal ve aynı zamanda geçici bir süreçtir. Anne adaylarının az bir kısmında bu cinsel isteksizlik altta yatan başka nedenlere bağlı olarak devam edebilir. Bu durumlarda çiftlerin birbirine açık, yardımcı ve anlayışlı olması sürecin daha kolay geçirilebilmesini sağlamaktadır. Çiftin zorlandığı durumlarda psikolojik destek alınması ilişkinin geleceğinde sorunun devam etmesini engelleyebilir.

İlişki Sayısında Sınırlama Bulunmamaktadır!

Gebelik ilerledikçe anne adayının hormonal dengesinde de değişiklikler meydana gelmektedir. İlk 12- 14 hafta hamileliğin en zor geçirilen dönemiyken sonrasında anne adayı zamanla rahatlayacaktır. Bu haftalarda vücudunda hissettiği genel halsizlik, bulantı gibi şikayetler de biter. Dahası değişen hormon dengeleri ile çok daha enerjik, mutlu ve heyecanlı bir hal alır. Bu dönemler kadınların gebelik döneminde libidosunun en yüksek olduğu dönemlerdir.

Genital bölgedeki kanlanma artışı sayesinde daha kolay uyarılır ve daha kolay orgazma ulaşabilir. Bu libido artışı tamamen normaldir. Ve cinsel ilişkiye girmenin bu dönemde de herhangi bir zararı olmadığı gibi ilişki sayısında bir sınırlamada yoktur. Çiftler, birbirinin ihtiyaç ve talepleri konusunda anlayışlı ve sabırlı davranarak, istediklerini yaşayabilirler.

Orgazm Yaşamanızın Bebek için Zararı Bulunmamaktadır!

Bu konuda yanlış bilgilenmelerden biri de orgazm olmanın bebek ya da anne sağlığı açısından bir risk teşkil edebileceği düşüncesidir. Orgazmın kadın vücudunda nelere sebep olduğu uzun yıllardır bilinen bir gerçek. Bununla beraber, yine uzun zamandır gebe kadınların orgazm yaşamaları sırasında ve sonrasında bedeninde oluşan değişiklikler bilimsel açıdan bilinmektedir. Gebe kadının orgazm olmasının bebeğe ya da kendine hiçbir zararı yoktur.

Orgazm sonrası genel bir rahatlamadan sorumlu olan endorfin salgısının, bebeğin de yararına olduğu da bir gerçektir. Bu nedenle cinselliği hem en istekli hem de en rahat yaşayabileceğiniz ikinci üç aylarda bu konuda çok rahat olabilirsiniz. Ayrıca gebeliğin bu ayları kendinizi en çekici hissettiğiniz döneminiz olduğundan partnerinizle olan cinsel hayatınız için çok renkli ve değişik deneyimler de söz konusu olabilir.

Erken Doğum Riski Yaratmaz!

Hamileliğin son dönemlerinde anne adaylarını en çok yoran şey karnında giderek büyüyen bir ağırlık taşımak ve beraberinde gelen ödemin yıpratıcı etkileridir. Bu dönemde ve özellikle doğuma yakın zamanlarda anne adayları kendilerini daha hareketsiz kılar ve kötü hissetmeye başlarlar. Çoğu kez gebelerin aklına cinsellik gelmemektedir. Üstüne üstlük bu dönemlerde cinsel ilişkinin erken doğuma neden olabileceği de sıkça karşılaşılan bir düşüncedir.

Ancak genel kanının aksine cinsel ilişki varlığı ya da sayısının erken doğumla bir ilişkisi saptanmamıştır. Gebeliğin doğuma yakın zamanlarında da cinsel ilişkiye girilebilir. Burada en başta yaşanan sorunlardan biri bebeğin varlığından kaynaklanan cinsel birleşmede teknik yetersizlik olabilir. Bu sorunu cinsel birleşme pozisyonunda farklılık yaparak aşmak mümkündür ve bebeğe herhangi bir zarar verme olasılığı yoktur.

Cinsel İlişki Ne Zaman Bırakılmalıdır?

Hamilelikte cinsel ilişki süresi de  merak edilen soruların başında gelmektedir. Gebeler hamilelik döneminin her aşamasında (kendi doktorları aksini söylemediği sürece) cinsel ilişkiye girebilirler.

Sadece cinsel ilişki 36 ve 37.haftalardan sonra mekanik olarak anneyi zorlayabileceği için bir kısıtlamaya gitmeleri gerekebilir.Bu haftalarda anne karnı oldukça büyümüştür, 3. trimesterin semptomları kendini ciddi şekilde hissettirmeye başlamıştır. Bu yüzden de anne kendini yeterince iyi hissetmeyebilir, fiziksel olarak kendinde yeterli enerjiyi ve hareket kabiliyeti bulamayabilir. Yani hamileliğin son haftalarında cinsel ilişki, zevkten çok zorlayıcı bir döngüye dönüşebilir. Yani “37. haftalık gebelikte cinsel ilişkiye girilir mi?” sorusu için girilemez cevabını veremeyiz. Ancak zorlanıyorsanız kendinizi zorlamayın. Sonuç olarak hamileliğin normal seyrinde ilerlediği, kendini iyi hissettiğin ve yeterince istekli olduğun sürece gebelikte cinsellik tehlikeli değildir.

Unutmayın Bu Bir Mucize!

Sonuçta hamilelikte cinsel ilişkinin bebeğe ya da anne adayına en ufak bir zararı bulunmamaktadır. Eğer anne adayının bu duruma engel bir problemi varsa ya da yüksek riskli bir gebelik mevcutsa bu durum hekiminiz tarafından size bildirilecektir. Bütün bunlardan önemlisi gebenin kendi durumu hakkında hekimden bilgi alması ve gebelikte yapabileceklerini kendine özgü belirlemesidir.

Herhangi bir tıbbi probleminiz bulunmadığı koşullarda cinsellik yaşamaktan çekinmenize hiçbir neden bulunmamaktadır. Gebelik, hayatınızı devam ettirebileceğiniz ve kadın olarak yaşayabileceğiniz en güzel ve özgün deneyimdir. Bu muhteşem döneminizde cinselliğinizi de sınırlamanız gerekmeyecektir.

 

Daha Fazla Cinsellik

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir